Ağız içerisindeki diş kaybının önüne geçerek hem sağlık açısından hem de estetik anlamda katkı sağlayan diş dolgusu, çürümüş, kırılmış ya da çatlamış dişlere uygulanıyor. Ağız ve diş sağlığının korunması için kullanılan tedavilerin başında gelen diş dolgusunun nasıl yapıldığı ise dişin neden zarara uğradığına ve dişin nerede bulunduğuna bağlı olarak değişebiliyor. Dolgu işleminin ardından 12 saate kadar uzayabilen hassasiyet ve ağrı görülebiliyor. İşlem sonrasında ise belli bir süre yemek yenilmemeli, sert, soğuk ve sıcak gıdalar tüketilmemelidir.
Diş dolgusu, çürümüş, kırılmış ya da çatlamış olan dişlerin çeşitli materyallerle restore edilmesidir. Madde kaybına uğramış dişlerin fonksiyonlarını yerine getirmesi amaçlanır. Çürük doku ilerlemeden uygulanan bu yöntem, dişi tamamen kaybetmenin önüne geçer.
Diş dolgusu çürümüş, kırılmış veya herhangi bir nedenden dolayı harabiyet görmüş dişlere uygulanmaktadır. Deforme olmuş dişlere, tedavi sonrası eski görünümü ve fonksiyonu kazandırılır.
Çeşitli sebeplerle madde kaybına uğramış, çiğneme fonksiyonunu yerine getiremeyen, estetik olarak hoş görünmeyen veya travma sonucu kırılmış, çatlamış veya çürümüş dişlere uygulanır.
İlk aşama olarak kalan diş dokusu, dolgu için hazır hale getirilir. Bu aşamada çürüğün temizlenmesi yada daha önce yapılmış ve uzaklaştırılması gereken eski bir dolgu var ise kalan diş dokusu bunlardan arındırılır. Bu işlemden sonra, ikinci aşama olarak dişin ağız içindeki konumuna, fonksiyonuna, estetik gerekliliklere ve yapılan dolgunun büyüklüğüne göre uygun malzeme seçilerek oluşan boşluk doldurulur. Bu işlemler esnasında, hastanın ağrı hissetmeyeceği şekilde lokal anestezi uygulanabilir. Son aşama olarak, yapılan dolgunun diğer dişlerle uyumu kontrol edilir. Hastayı rahatsız edecek fazlalıklar var ise uzaklaştırılır.
Dolgu tedavisi anestezi altında gerçekleştirildiyse, anestezi etkisi geçmeden yemek yenilmemelidir. Anestezi etkisi geçmeden yemek yemek, dil ya da dudakların ısırılmasına neden olabilir. Anestezinin etkisi üst çeneye uygulanan işlemlerden sonra yaklaşık olarak 3 saatte, alt çene arka grup dişlerde yaklaşık 4-5 saate kadar sürebilir. Anestezi etkisinin geçme süresi kişilere göre farklılık gösterebilir.
Kullanılan dolgu materyaline göre işlem sonrası yemek yeme süresi değişiklik gösterebilmektedir. Bu konuda hekimin uyarıları dikkate alınmalıdır.
Dolgu işlemi yapıldıktan sonra işlem gören dişte 12 saate kadar uzayabilen ağrılar ve hassasiyet normal kabul edilmektedir. Bu durumda hasta, hekimin uygun gördüğü ağrı kesiciyi kullanabilir. 12 saati geçen ve şiddetlenerek artan bir ağrı mevcutsa hekiminiz ile iletişime geçmeniz tavsiye edilir. Diş dolgusunun büyüklüğüne yani dişin canlı dokusunun yakınlığına göre 6 aya kadar uzayabilen soğuk ve sıcak hassasiyeti oluşabilir.
Direkt olarak bulaşıcılık söz konusu olmasa da çeşitli durumlarla, bireyler arası bakteri alışverişi sonucu çürüğe yatkınlık bulaşıcı olabilir. Örneğin yeni doğan bir bebeğin ağız içinde çürük yapıcı bakteriler bulunmaz. Ancak ebeveynler bebeği beslerken veya öperken tükürük yoluyla bakteri aktarımında bulunabilir. Bu nedenle aile bireyleri bebeği beslerken biberon, emzik gibi araçları kendi ağızları ile temas ettirmemelidir.
Dolgu işlemi uygulandıktan sonra diş etinde ve dişte meydana gelen sızlama şeklinde ağrı bir süre için normal kabul edilmektedir. Ayrıca sıcak ve soğuk etkenlerle hassasiyet meydana gelmesi de yine bir süre için olası bir durumdur. Fakat şiddetlenerek devam eden, sıcak veya soğuk gibi bir etken olmadan kendiliğinden başlayarak zamanla zonklayan ağrıya dönüşen durumlarda mutlaka diş hekimi ile iletişime geçilmesi gerekmektedir.
Yapılan dolgunun ağız içindeki konumuna, büyüklüğüne, kullanılan materyallere, ağız içerisine birden fazla dolgu yapılacaksa dolgu sayısına, hastanın tedaviye uyumuna göre değişkenlik göstermektedir.
Dişin dolguya hazır hale getirilmesi için gerekli teknik ekipmanın ev ortamında bulundurulamaması, uygulanan malzemelerin sertleşmesi için lazer ışınının kullanılması ve çalışılan ortamın tükürükten arındırılması gibi gerekmektedir. Bu koşulların gerekliliği diş dolgusunun klinik ortamda yapılması zorunluluğunu ortaya çıkartmaktadır.
Diş dokusuyla bire bir uyumlu renkte bir materyal kullanılarak işlem yapılan dişin hem diğer dişlerle uyumlu gözükmesi hedeflenirken hem de estetik görünmesi sağlanır. Bu işlem sonucunda hedef, işlem yapılan dişin diğer dişlerden gözle görünür şekilde farklı olmamasını sağlamaktır.
Daha önce dolgu yapılmış olan dişte tekrar çürük oluşmuşsa, bireyde diş sıkma alışkanlığı yada anormal çiğneme alışkanlıkları bulunuyorsa, sert kabuklu maddeler diş dokusuyla kırılmaya çalışılmışsa diş dolgusunda kırıklar, çatlaklar yada dolgu düşmesi gerçekleşebilir.
Öncelikle ağrı yoksa bile yeni bir diş dolgusunun yapılması için hekimden randevu alınmalıdır. Randevu tarihine kadar meydana gelecek yeni bir hasardan korunmak için sert yiyecekler tüketilmekten kaçınılmalıdır. Bu bölge daha dikkatli fırçalanmalı ve temiz tutulmalıdır, yemek yerken bu bölge olabildiğince kullanılmamalıdır.
Gebelik direkt olarak çürük oluşumuna sebep olmaz ancak ağız içini çürük oluşumu için daha yatkın hale getirir. Bunun en önemli sebebi gece aşermeleri sonucu oral hijyenin bozulması ya da kusma sonucu ağız içindeki asit oranının artmasıdır.
Gebelikten önce anne adaylarının mutlaka bir diş hekimi kontrolünden geçmesi ve ağız içerisinde gerekli bütün işlemleri yaptırması önerilmektedir. Bunun en önemli nedeni gebelik süresinde annede oluşacak ağrının ve stresin bebeğin gelişiminde olumsuz etki oluşturabilmesidir. Aynı zamanda gebelik esnasında gerçekleştirilemeyecek işlemler var ise gebelikten önce tamamlanmış olması doğru olur.
Gebeliği takip eden kadın doğum uzmanından alınan onay ile birlikte hamileliğin her döneminde dolgu tedavisi uygulanabilir ancak gebeliğin 13. ve 27. haftaları arası tedavi için en güvenli dönemdir.
Gebelik düşünülmeye başlanıldığı ilk andan itibaren diş hekimine muayene olunmalıdır, gerekli işlemler gebelik öncesinde tamamlanmalıdır. Aksi takdirde gebelik esnasında yapılacak bütün işlemler için kadın doğum uzmanının görüşüyle hareket edilmek durumunda kalınacaktır.
Harabiyetin dişin büyük bir kısmını kapsadığı durumlarda, kendiliğinden başlayan bir ağrı mevcutsa yani öncelikli olarak kanal tedavisi gerekiyorsa ya da bunların dışında hekimin gerekli gördüğü başka sebepler var ise dolgu tedavisi uygulanamayabilir.
Tedaviden sonraki birkaç gün diş eti ve diş dokusundaki sızlama şeklindeki bir ağrı ile karşılaşılması olasıdır. Özellikle hassasiyet mevcut ise çok sıcak ve çok soğuk yiyeceklerden kaçınılmalıdır. Herhangi bir etken olmadan gerçekleşen bir ağrı mevcut ise hekimin uygun gördüğü bir ağrı kesici alınabilir.
Adet döneminde diş dolgusu yapılmasının herhangi bir sakıncası yoktur.
Gelişen teknoloji ile birlikte dolgu materyali ve diş dokusu arasındaki bağlantı olabildiğince artmıştır. Fakat bazı durumlarda, çeşitli sebeplerle dolgunun yenilenmesi gerekebilir. Bunların başında; tekrar çürük oluşumu, hastanın diş sıkma veya sert cisimler tüketme alışkanlığına bağlı olarak dolgunun kırılması veya dolgu ile diş dokusu arasındaki bağlantının bozulması ya da bir travma sonucu dolgunun zarar görmesi söz konusu olabilir. Bu gibi sebepler dolgunun yenilenmesi gereksinimi oluşturmaktadır.
Emziren annelerin diş dolgusu yaptırmasında herhangi bir sakınca bulunmamaktadır. Fakat annenin tedaviye başlanmadan önce hekime bu durumu bildirmesi ve kullanılan anesteziye göre tedavi sonrası emzirme planlamasının yapılması gerekmektedir.
Tedavi esnasında dolgu yapılacak dişin ağız içindeki konumuna göre ve hastanın bu konudaki hassasiyetine göre bulantı refleksi oluşma ihtimali vardır.
Direkt olarak dolgu materyali ağız içerisinde bir kokuya neden olmasa da ağız içerisindeki çürük doku, dişler arasındaki sağlıklı olmayan kontaklarda biriken gıda artıkları ya da mevcut olan herhangi bir diş eti rahatsızlığı ağız kokusuna neden olabilmektedir.